Av. Zekiye Kuşgöz | BOŞANMA DAVASINDA MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT
Av. Zekiye Kuşgöz, 1989 yılında Ankara’da dünyaya gelmiştir. İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara’da tamamladıktan sonra 2013 yılında Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur.
16818
post-template-default,single,single-post,postid-16818,single-format-standard,ajax_fade,page_not_loaded,,qode-theme-ver-10.1.1,wpb-js-composer js-comp-ver-5.0.1,vc_responsive
 

BOŞANMA DAVASINDA MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT

BOŞANMA DAVASINDA MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:

Taraflar arasındaki “karşılıklı boşanma” davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul 13. Aile Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 13.12.2012 tarih ve 2011/834 E., 2012/932 K. sayılı karar davalı – karşı davacı (erkek) vekilinin temyizi üzerine

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 25.09.2013 tarih ve 2013/8678 E., 2013/21939 K. sayılı kararı ile önce onanmış,davalı -karşı davacı (erkek) vekilinin karar düzeltme istemi sonrası

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 27.01.2014 tarih ve 2013/26902 E., 2014/1494 K. sayılı kararı ile;

“…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir.

Tarafların karşılıklı boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda davalı-davacı kocanın boşanma davası reddedilmiş, davacı-davalı kadının boşanma davası kabul edilerek boşanma kararı verilmiş,
ayrıca kadın yararına 250 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 17.000 TL maddi ve 5.750 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.

Hüküm davalı-davacı koca tarafından iki davaya yönelik olarak temyiz edilmiş, Dairemizce yapılan inceleme neticesinde hükmün onanmasına karar verilmiş, davalı-davacı koca tarafından yine her iki davaya yönelik olarak karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur.

Dosyanın yeniden yapılan inceleme sonucunda,
 tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran davacı-davalı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat çoktur.
Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK.md. 174/1) takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Ne var ki bu husus ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından davalı-davacı kocanın karar düzeltme isteğinin kısmen kabulüne-kısmen reddine, Dairemizin 25.09.2013 tarih, 2013/8678 esas ve 2013/21939 karar sayılı onama ilamının maddi tazminata yönelik bölümünün kaldırılmasına, hükmün maddi tazminat miktarı yönünden bozulmasına, davalı-davacı kocanın diğer karar düzeltme taleplerinin ise usul ve yasaya uygun olmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir…”

gerekçesiyle oy çokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Asıl ve karşı dava; 
evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma istemine (TMK m.166) ilişkindir.

Davacı -karşı davalı kadın vekili;
 müvekkilinin ailesi ile görüştürülmediğini, davalının ve ailesinin sürekli hakaret ettiğini, psikolojik baskı yaptığını, en son bayramda ailesini ziyarete giden müvekkilinin geri dönmediğini ileri sürerek tarafların boşanmalarına,
müvekkili için 1.000,00TL tedbir ve yoksulluk nafakasının, 40.000,00TL maddi ve 10.000,00TL manevi tazminatın, ayrıca düğünde takılan ancak el konulan 40.000,00TL civarında tüm altın ve ziynet eşyalarının şimdilik 500,00TL`sinin aynen olmadığı takdirde bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı -karşı davacı erkek vekili; 
iddiaların doğru olmadığını, kadın eşin müvekkilinin ailesine karşı tahammülsüz ve sevgisiz olduğunu, ziynetleri giderken yanında götürdüğünü ileri sürerek, asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, müvekkili ve ailesi tarafından harcanan tüm masrafların (gelinlik, düğün, çeyiz, kıyafet vs) karşılığında 50.000,00TL maddi ve 50.000,00TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece;
 davalı -karşı davacı erkeğin, eşini aile bireyleri ile görüştürmediği,
evlilikten bir ay kadar sonra kardeşini merak ederek müşterek haneye gelen davacı – karşı davalı kadının kız kardeşine ve eşine hakaret ettiği,
davalı -karşı davacının annesinin de kadın eşe hakaretlerde bulunarak ağlamasına neden olduğu,
son olarak bayramlaşmak için ailesinin evine gidip geri dönmeyi reddeden kadın eşin barışma önerisini kabul etmediği,
boşanmaya sebep olaylarda davalı -karşı davacı …`in ağır kusurlu olduğu,
davacı -karşı davalıya izafe edilebilecek kusurun bulunmadığı gerekçesiyle erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne,  tarafların TMK`nın 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiş,
kadın yararına 17.000,00TL maddi tazminata, 5.750,00TL manevi tazminata, 250,00TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmiş,
erkeğin yaptığı harcamalara yönelik, kadının ise ziynetlere ilişkin talebi hakkında usulüne uygun harcı verilerek açılmış davalar bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Davalı -karşı davacı (erkek) vekilinin temyizi üzerine;

karar, Özel Dairece önce onanmış, karar düzeltme talebi sonrasında ise yukarıda başlık kısmında yer alan gerekçe ile bozulmuştur.

Mahkemece;
 tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, kusur oranları dikkate alınarak davacı karşı davalı için hükmedilen 17.000,00TL maddi tazminat miktarının makul olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararı davalı -karşı davacı (erkek) vekilince temyiz edilmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık;
 davacı -karşı davalı (kadın) lehine TMK`nın 174/1. maddesi uyarınca hükmedilen 17.000,00TL maddi tazminatın çok olup olmadığı noktasındadır.

Görüldüğü üzere, davalı -karşı davacı erkeğin, eşini aile bireyleri ile görüştürmediği, eşine ve kardeşini merak ederek müşterek haneye gelen eşinin kız kardeşine hakaret ettiği, erkeğin annesinin de kadın eşe hakaret ettiği, boşanmaya neden olan olaylarda davacı – karşı davalı kadının bir kusurunun bulunmadığı yönündeki yerel mahkemenin kabulü onanmak suretiyle kesinleşmiştir. Kısaca ifade etmek gerekirse uyuşmazlık, hükmedilen maddi tazminatın miktarı ile sınırlıdır.

Bu noktada, boşanma nedeniyle hükmedilecek maddi tazminat hakkında kısa bir açıklama yapılmasında yarar vardır.

4721 sayılı TMK`nın 174/1. maddesi;
“Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini…” hükme bağlamıştır.

Bu hüküm gereğince, maddi tazminata hükmedilebilmesi için temel koşul, tazminat isteyen tarafın boşanmada kusursuz veya daha az kusurlu olması ve boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmiş bulunmasıdır.

Hukuka aykırı ve kusurlu bir davranış sonucu hakkı ihlal edilenin zararının giderilmesi, menfaatinin denkleştirilmesi hukukun temel ilkesidir. Ancak, TMK’nın 174/1. maddesi, genel tazminat esaslarından ayrılmış ve kendisine özgü bir kural getirmiştir.

Aile Hukukunda, haksız fiil tazminatının temel unsuru olan “gerçek zararın belirlenmesi” koşulu, Borçlar Hukukundaki düzenlemeden farklıdır. Eşler arasındaki ilişkinin özelliği itibarıyla burada gerçek zararı tam olarak belirlemek zordur.

Bu özelliği nedeniyle Kanun, menfaati zedelenene, uygun bir tazminat verileceğini açıklamıştır. Hakim, tazminat miktarını takdir ederken, kusurun ağırlığını, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, evlenme şanslarını, ortalama yaşam sürelerini, yaşam seviyelerini ve geçim koşullarını göz önünde tutarak, makul ve herkesçe kabul edilebilir bir miktar belirlemelidir.

Kanun, mevcut veya beklenen menfaatin neler olduğunu göstermediği gibi hesaplama yöntemi konusunda da bir açıklama getirmemiştir. Maddi tazminatın hesabı uygulamaya bırakılmıştır. Madde metninden de anlaşılacağı üzere sadece “uygun” bir tazminat denilmiştir. Şu halde, mevcut ve beklenen menfaat ile kastedilenin ne olduğu önemlidir. Mevcut menfaatin belirlenmesinde ölçü, genel olarak evlilik birliğinin eşlere sağladığı yararlardır. Beklenen menfaatler ise, evliliğin devamı halinde eşlerden birinin diğerine gelecekte sağlaması muhtemel olan çıkarlardır. Bu bağlamda şunu ifade etmek gerekir ki boşanmakla bir eş, en azından diğer eşin desteğini kaybedecektir. Boşanan eş, kurulu bir evlilik düzeni içinde sağlayabileceği her ekonomik yarardan yoksun kalarak yeni bir düzen kurmak zorunda kalacaktır. İlişkinin niteliği itibariyle ekonomik yararlar da değişeceğinden, mevcut ve beklenen menfaatler bakımından zararı belirlemek güç olsa da hakim hakkaniyet eksenli bir sonuca varmalıdır.

Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; 
dosyada bulunan nüfus kaydına göre erkeğin 04.02.1986 doğumlu, kadının ise 10.09.1981 doğumlu olduğu, tarafların 24.06.2011 tarihinde evlendikleri ve bu evlilikten çocuklarının bulunmadığı,
tanık beyanlarına göre bir ay gibi kısa bir süre birlikte yaşadıktan sonra ayrıldıkları ve eldeki ilk davanın kadın tarafından 19.10.2011 tarihinde, erkek tarafından ise 23.11.2011 tarihinde karşı davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Diğer yandan, dosya içerisinde tarafların sosyal ekonomik durumlarının araştırılması için mahkemece ilgili yerlere müzekkere yazılmış ise de müzekkere gereğinin yerine getirilmediği, ancak taraf vekillerinin duruşmada alınan beyanlarında; davacı -karşı davalı kadının çalışmadığı, bir gelirinin olmadığı, buna karşılık davalı -karşı davacı erkeğin de tekstil işçisi olarak iş bulduğu zamanlarda çalıştığı, asgari ücret aldığı, herhangi bir mal varlığının bulunmadığı ifade edilmiştir.

Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; dosya kapsamına, davalı -karşı davacı erkeğin kusur durumuna, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve hakkaniyet ilkesine göre davacı -karşı davalı kadın yararına hükmedilen maddi tazminat miktarı çoktur.

Bu nedenle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı -karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, aynı Kanunun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 11.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YHGK 11.04.2019 E.2017/2063 – K.2019/448