13 Mar GARANTİ SÜRESİ İÇERİSİNDEKİ AYIPLI ARAÇTA TÜKETİCİNİN BEDEL İADESİ HAKKI
T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
E. 2010/13-284 K. 2010/325 T. 16.6.2010
• AYIPLI MAL DAVASI ( Gerek Aracın Aynı Arızanın İkiden Fazla Tekrar Etmesi ve Gerekse “Sağa Çekme” Sorunu Nedeniyle Araç Muayenesinin de Onaylanmaması Karşısında Söz Konusu Arızanın Halen Dahi Devam Ettiği – Tüketici Mahkemesinin Görevli Olduğu )
• BEDEL İADESİ DAVASI ( Gerek Aracın Aynı Arızanın İkiden Fazla Tekrar Etmesi ve Gerekse “Sağa Çekme” Sorunu Nedeniyle Araç Muayenesinin de Onaylanmaması Karşısında Söz Konusu Arızanın Halen Dahi Devam Ettiği – Tüketici Mahkemesinin Görevli Olduğu )
• GÖREV ( Ayıplı Mal Davası – Aracın Aynı Arızanın İkiden Fazla Tekrar Etmesi ve Gerekse “Sağa Çekme” Sorunu Nedeniyle Araç Muayenesinin de Onaylanmaması Karşısında Davacının “Bedel İadesi”ne İlişkin Talebinde Haklı Olduğu – Tüketici Mahkemesinin Görevli Olduğu )
4822/m.4
ÖZET : Davacı, satın aldığı aracın ayıplı olduğunu belirterek, ödediği satış bedeli ile birlikte bu nedenle uğradığı zararlar ve yapmış olduğu masrafların tahsilini talep etmiştir. Aracın aynı arızanın ikiden fazla tekrar etmesi, gerekse “sağa çekme” sorunu nedeniyle araç muayenesinin de onaylanmaması karşısında, söz konusu arızanın halen dahi devam ettiği görülmekle, davacı tüketicinin az yukarIda değinilen 4822 sayılı Yasanın 4. maddesindeki seçimlik haklardan biri olan “bedel iadesi” ne ilişkin talebinde haklı olduğunun kabulü ile, davadaki diğer talepleri de değerlendirilerek, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki “ayıplı mal ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4.Tüketici Mahkemesince davanın reddine dair verilen 24.10.2008 gün ve 2008/288 E, 2008/587 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 01.06.2009 gün ve 2009/420 E. 2009/7527 K, sayılı ilamı ile;
… Davacı, davalılardan Borusan Otomotiv İthalat A.Ş.’nin ithalatçısı olduğu Landrover marka. Freelander 2 model aracı, diğer davlı Borusan Oto Servis A.Ş.’den 17.10.2007 tarihinde 49.000 Euro satış bedeli üzerinden satın aldığını, aracı teslim aldığı 6.1.2008 tarihinden itibaren direksiyonun sağa çektiğini fark ederek davalı satıcıya bildirdiğini, teknik serviste yapılan kontrollerde araçta herhangi bir arızanın bulunmadığının belirtildiğini, ancak sorunun devam etmesi nedeniyle sürekli servise gitmek zorunda kaldığını, arızanın halen de devam ettiğini ileri sürerek, ödediği 49.000 Euro satış bedelinin, 1.020 YTL kasko sigorta masrafı ile araç için yaptığı 5.800,00 YTL diğer faydalı masrafların, aracı kullanamamaktan doğan 2.000,00 YTL ulaşım giderlerinin, aracın evin garajını işgal etmesi nedeniyle 1.500,00 YTL işgal tazminatının ve 4.000,00 YTL de manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, araçta herhangi bir arızanın bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, hükme esas alınan 27.7.2008 tarihli bilirkişi raporu gereğince davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, satın aldığı aracın ayıplı olduğunu belirterek, ödediği satış bedeli ile birlikte bu nedenle uğradığı zararlar ve yapmış olduğu masrafların tahsilini talep etmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4. maddesi hükmü gereğince tüketici satın aldığı malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde satıcıdan, verdiği bedelin iadesini, ayıp nispetinde bedelin tenzilini, ayıbın giderilmesi için gerekli onarımın yapılmasını, son olarak da aracın yenisi ile değiştirilmesini isteyebilir. Aynı Kanunun 13. maddesinin 3. fıkrasında da “Tüketici Onarım hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle maldan yaralanamamasının süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirin mümkün bulunmadığının anlaşılması halinde, 4. maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir” hükmü bulunmaktadır. Öte yandan 14.06.2003 gün ve 25138 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 14. maddesinde de “tüketicinin onarım hakkını kullanılmasına rağmen malın tüketiciye teslim edildiği tarihten itibaren, belirlenen garanti süresi içerisinde kalmak kaydıyla bir yıl içerisinde; aynı arızanın ikiden fazla tekrarlanması veya farklı arızaların dörtten fazla meydana gelmesi veya belirlenen garanti süresi içerisinde farklı arızaların toplamının 6’dan fazla olması unsurlarının yanı sıra bu arızaların maldan yararlanamamayı sürekli kılması durumunda tüketicinin malın ücretsiz olarak değiştirilmesini talep edebileceği” hükmü mevcuttur.
Açıklanan bu Kanun ve Yönetmelik hükümleri ışığında dava konusu olaya bakılacak olursa davacının, satın aldığı ve 6.1.2008 tarihinden itibaren kullanmaya başladığı aracın direksiyonunun sağa çekme şikayeti nedeniyle 11.1.2008, 17.1.2008 ve 5.3.2008 tarihlerinde yetkili servise başvurduğu, davadan önce alınan 7.4.2008 tarihli tespit raporunda, düz yolda ve sabit hızla seyir halinde iken aracın ve direksiyon simidinin kontrol dışı sağa yöneldiğinin, bu durumun kullanım hatasına bağlı olmayıp, imalat, montaj ya da tasarımdan kaynaklanabileceğinin, dolayısıyla aracın ayıplı olduğunun belirtildiği, buna karşılık hükme esas alınan 27.7.2008 tarihli bilirkişi raporunda ise, araçta herhangi bir ayıp bulunmadığının, aracın ön düzen ayarlarının da fabrikasyon toleransları dahilinde olduğunun açıklandığı, anlaşılmaktadır. Davacı tarafından dosyaya ibraz edilen 13.01.2009 tarihli araç muayene raporunda ise, “Aracın direksiyonu hareket halinde sağ yöne doğru çekme yapmaktadır.” Notu yazılmak suretiyle aracın muayenesinin onaylandığı, etiket verilmediği belirtilmiştir. O halde gerek az yukarda açıklanan yönetmelik hükümleri gereğince aynı arızanın ikiden fazla tekrar etmesi, gerekse “sağa çekme” sorunu nedeniyle araç muayenesinin de onaylanmaması karşısında, söz konusu arızanın halen dahi devam ettiği görülmekle, davacı tüketicinin az yukarda değinilen 4822 sayılı Yasanın 4. maddesindeki seçimlik haklardan biri olan “bedel iadesi” ne ilişkin talebinde haklı olduğunun kabulü ile, davadaki diğer talepleri de değerlendirilerek, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir… ),Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi